"Bukre"
Kalbinin sesi tarafından kandırılan insanlar vardır. Onlar, kalpleriyle akılları arasında bir seçim yapmışlardır. Kalp ile beynin savaşında asıl kaybeden kendileri olmuştur. Kaybedilmiş bir aşkta, beraber çıkılmış bir yolun yalnızıdır onlar. Mahkûm edildikleri yalnızlığın suçu, onları bu yalnızlığa mahkûm edenler olsa da bedel ödemek onlara düşer. Ama yine de sevmeye devam ederler. Avcılarına âşık olan kuşlardır onlar. Sonra, bütün yolların aynı yere çıktığını gördüklerinde anlarlar kaybolduklarını. Fakat yine de yanlışlığı yalnızlığa tercih ederler. Kendilerine yalanlar söylerler. “Yalan söylemiyorum; gerçekler sürekli değişiyor” diye aldatırlar benliklerini. Gerçekler, simsiyah saçların arasında beliren beyaz bir saç teli gibi sırıtır onlara... Yaralanırlar... Ama ölmezler; arada bir yaşarlar...
Onlar, bir bahar için bin kışı göze alanlardır. “Önemli değil, uğruna kaybedebileceğim o kadar çok şeyim var ki...” derler ve içinde huzur olmayan bir mutluluğu kendileriyle bölüşürler. Yaşadıkları anı bile yaşayamadıkları geçmişte unuturlar. Kendilerini hatırlatan her şeyi kendilerinde kaybederler. Kaderlerini değiştirmeye yetmez hiçbir rastlantı. Dilsiz olur onların yaraları. Tenin altında konuşur çünkü. Yüzüstü bırakılırlar; çünkü en çok sahip olamadıklarına kızan ama en çabuk sahip olduklarından vazgeçen insanlardır onları terk
edenler. Aynı acının farklı mutsuzlarıdırlar. “Neden aklımızdakiler yanımızda değil?” sorusunu sorup dururlar kendilerine. Ruhları ısınsa da kalpleri hep kıştır. Bir ağıt dökülür dudaklarından usulca: “Yarın da sabah olacak. Bende batan güneş, sende nasıl doğacak?”
Sitem dolu bir ağıtın soruya dönüşmüş halidir bu. Cevabı olmasa da, onları rahatlatır. Geriye kalan tek şey artık bir teselli cümlesidir: “Her seven kendi aşkının katilidir.”
Kahraman Tazeoğlunun "Bukre" romanından
Onlar, bir bahar için bin kışı göze alanlardır. “Önemli değil, uğruna kaybedebileceğim o kadar çok şeyim var ki...” derler ve içinde huzur olmayan bir mutluluğu kendileriyle bölüşürler. Yaşadıkları anı bile yaşayamadıkları geçmişte unuturlar. Kendilerini hatırlatan her şeyi kendilerinde kaybederler. Kaderlerini değiştirmeye yetmez hiçbir rastlantı. Dilsiz olur onların yaraları. Tenin altında konuşur çünkü. Yüzüstü bırakılırlar; çünkü en çok sahip olamadıklarına kızan ama en çabuk sahip olduklarından vazgeçen insanlardır onları terk
edenler. Aynı acının farklı mutsuzlarıdırlar. “Neden aklımızdakiler yanımızda değil?” sorusunu sorup dururlar kendilerine. Ruhları ısınsa da kalpleri hep kıştır. Bir ağıt dökülür dudaklarından usulca: “Yarın da sabah olacak. Bende batan güneş, sende nasıl doğacak?”
Sitem dolu bir ağıtın soruya dönüşmüş halidir bu. Cevabı olmasa da, onları rahatlatır. Geriye kalan tek şey artık bir teselli cümlesidir: “Her seven kendi aşkının katilidir.”
Kahraman Tazeoğlunun "Bukre" romanından
10комментариев
Чтобы оставить комментарий, необходимо на сайте.