Karşındakine benzemek değildir uyum. Kendini kaybetmeden karşındaki olmaktır.”
“Bazı insanlar hayatlarına giren kişiye hayatlarına girdikten sonra ihtiyaçları olduğunu anlar; eksikliği bilmemektir bu. Ve o insanlar bir gün hayatlarından çıkıp gittiğinde kendi hayatlarını da o gidenlerle birlikte yitirdiklerini düşünürler; eksiği öğrenmektir bu.
Uyum yakalamak, aşkın kendisinden daha zordur. Karşındakine benzemek değildir uyum. Kendini kaybetmeden karşındaki olmaktır.”
***
Umutla beklerken, umutlar azalıp azalıp, yok olmaya başladığında, aramaktan vazgeçip bulduğumuza razı oluyorduk. Razı olduğumuza tam alışmaya başladığımızda ise aradığımız kişi karşımıza çıkıyordu. Allak bullak oluyordu her şey. Ve biz düzeni düzensizliğe tercih ediyorduk çoğu zaman. Bu yüzden beklediğimizi hak etmediği yere gönderiyor, razı olduğumuzla, hiç de razı olmadığımız bir hayat sürüyorduk. Ya ümitlerimiz erken bitiyordu, ya beklediklerimiz geç geliyordu...
****
İnsanlar yüzlerinde olmadıkları, olamayacakları bir maskeyle dolaşıyor, konuştukları her şeyde olmak istedikleri kişi olmuşçasına ifadelendiriyorlardı kendilerini. Oysa ne kadar eksik ve âcizdiler. Ama farkında değildi hiçbiri bu durumunun... İnsanoğlu böyleydi işte. Olmadığı gibi olduğunu düşünüp, kendini yüceltirken, aslında ne olmadığını çok iyi bilirdi. Ve insanlar asla ne olmadıklarını söyleyemezlerdi birbirlerine. İnsanlar arasında sessizce varılan hüzünlü bir anlaşmaydı bu. Herkes memnundu halinden. Tatlı yalanlarda kaybolmak, acı gerçeklerde kendini bulmaktan daha çekiciydi.
****
"Sen senin gibi seven birini istiyorsun. Ama kimse aynı sevmez, sevemez. Sen senin gibi seven birini bulduğunda gerçekten mutlu olabileceğini mi sanıyorsun? Mesela ben, bir bana daha katlanamam. Hem aynı senin gibi biriyle hiç mi kavga etmeyeceksin? Senin gibi biriyle kavgaya tutuşman, kendinle kavga etmen olmuyor mu biraz da?
Hani o birbiri için yaratılmış insanlar deyimi vardır ya... Hatta öyle birini bulduğunda mucizeler falan olacağı sanılır ya... Ben inanmam böyle şeylere. Birbiri için yaratılmış insanların birbirini bulmuş olmasının nasıl bir mucizevi yanı olabilir ki? Olması gereken olmuştur sadece. Bence asıl mucize birbiri için yaratılmamış insanların birbirine dönüşebilmesidir... ”
****
"Şu insanlara bak. Dışarıdan hiçbir kederleri yokmuş gibi görünüyorlar. Hepsi bir oyunun figüranı gibi...
Hiçbirinin gerçek yüzünü göremiyoruz. Keder denizinin görkemli dalgalarını seyrediyoruz yüzlerinde. Derinliklerdeki sessizliklerde neleri yaşadıklarını bilmiyoruz ama...”
****
"Hayatın en gaddar yanı, bir sonu olduğunu bize hep en mutlu anlarımızda hatırlatması... İnsanların en saf yanıysa hayatın bir sonu olduğunu her seferinde unutması... Oysa çoğu zaman ölmek zamanını beklerken, belli etmeden içimizden ölüyoruz. Defalarca tekrarlanıyor bu son ama farkına varamıyoruz hiç. Biz onu fark edene kadar geçmişe gömülüyor her şey. Keşke geçmiş bu kadar geçmeseydi. Bize bıraktığı tecrübeleri de işe yaramıyor geçenlerin. Bu yüzden aynı hataları tekrarlayıp duruyoruz.”
****
“Geçmişi geçmiş yapan geçmemişliği olmalıdır. Unutulmuş bir geçmiş, kaybedilmiş, yitirilmiş bir geçmiştir. Burada asıl kaybedense, geçmişini unutanın ta kendisidir. Bu yüzden etrafımız üzenlere sarılan, sevenlere darılan insanlarla dolu.”
Kahraman Tazeoğlu "Bukre"
Uyum yakalamak, aşkın kendisinden daha zordur. Karşındakine benzemek değildir uyum. Kendini kaybetmeden karşındaki olmaktır.”
***
Umutla beklerken, umutlar azalıp azalıp, yok olmaya başladığında, aramaktan vazgeçip bulduğumuza razı oluyorduk. Razı olduğumuza tam alışmaya başladığımızda ise aradığımız kişi karşımıza çıkıyordu. Allak bullak oluyordu her şey. Ve biz düzeni düzensizliğe tercih ediyorduk çoğu zaman. Bu yüzden beklediğimizi hak etmediği yere gönderiyor, razı olduğumuzla, hiç de razı olmadığımız bir hayat sürüyorduk. Ya ümitlerimiz erken bitiyordu, ya beklediklerimiz geç geliyordu...
****
İnsanlar yüzlerinde olmadıkları, olamayacakları bir maskeyle dolaşıyor, konuştukları her şeyde olmak istedikleri kişi olmuşçasına ifadelendiriyorlardı kendilerini. Oysa ne kadar eksik ve âcizdiler. Ama farkında değildi hiçbiri bu durumunun... İnsanoğlu böyleydi işte. Olmadığı gibi olduğunu düşünüp, kendini yüceltirken, aslında ne olmadığını çok iyi bilirdi. Ve insanlar asla ne olmadıklarını söyleyemezlerdi birbirlerine. İnsanlar arasında sessizce varılan hüzünlü bir anlaşmaydı bu. Herkes memnundu halinden. Tatlı yalanlarda kaybolmak, acı gerçeklerde kendini bulmaktan daha çekiciydi.
****
"Sen senin gibi seven birini istiyorsun. Ama kimse aynı sevmez, sevemez. Sen senin gibi seven birini bulduğunda gerçekten mutlu olabileceğini mi sanıyorsun? Mesela ben, bir bana daha katlanamam. Hem aynı senin gibi biriyle hiç mi kavga etmeyeceksin? Senin gibi biriyle kavgaya tutuşman, kendinle kavga etmen olmuyor mu biraz da?
Hani o birbiri için yaratılmış insanlar deyimi vardır ya... Hatta öyle birini bulduğunda mucizeler falan olacağı sanılır ya... Ben inanmam böyle şeylere. Birbiri için yaratılmış insanların birbirini bulmuş olmasının nasıl bir mucizevi yanı olabilir ki? Olması gereken olmuştur sadece. Bence asıl mucize birbiri için yaratılmamış insanların birbirine dönüşebilmesidir... ”
****
"Şu insanlara bak. Dışarıdan hiçbir kederleri yokmuş gibi görünüyorlar. Hepsi bir oyunun figüranı gibi...
Hiçbirinin gerçek yüzünü göremiyoruz. Keder denizinin görkemli dalgalarını seyrediyoruz yüzlerinde. Derinliklerdeki sessizliklerde neleri yaşadıklarını bilmiyoruz ama...”
****
"Hayatın en gaddar yanı, bir sonu olduğunu bize hep en mutlu anlarımızda hatırlatması... İnsanların en saf yanıysa hayatın bir sonu olduğunu her seferinde unutması... Oysa çoğu zaman ölmek zamanını beklerken, belli etmeden içimizden ölüyoruz. Defalarca tekrarlanıyor bu son ama farkına varamıyoruz hiç. Biz onu fark edene kadar geçmişe gömülüyor her şey. Keşke geçmiş bu kadar geçmeseydi. Bize bıraktığı tecrübeleri de işe yaramıyor geçenlerin. Bu yüzden aynı hataları tekrarlayıp duruyoruz.”
****
“Geçmişi geçmiş yapan geçmemişliği olmalıdır. Unutulmuş bir geçmiş, kaybedilmiş, yitirilmiş bir geçmiştir. Burada asıl kaybedense, geçmişini unutanın ta kendisidir. Bu yüzden etrafımız üzenlere sarılan, sevenlere darılan insanlarla dolu.”
Kahraman Tazeoğlu "Bukre"
7комментариев
Чтобы оставить комментарий, необходимо на сайте.