Iyiki Varsin Miraç Çağrı Aktaş
Daha önce seni çok üzdüler biliyorum. Çok yorgun ve kırgın olduğunu da biliyorum. Gitmez sandıklarının senden gittiğini, sevginin harcandığım, emeklerinin çöpe gittiğini biliyorum.
Farklı sandığın ve güvendiğin insanların hiç kimseden bir farkı olmadığını, güvendiğine güveneceğine pişman edildiğini biliyorum. Kırgınlığını ifade edecek bir cümle dahi bulamadığın günlerin olduğunu da biliyorum. Merak etme ne hissettiğini, ne düşündüğünü çok iyi anlayabiliyorum. Şunu bilmelisin, ben yanındayım. Bunu bilmeni istiyorum. Öyle diğerlerinin sana başta söylediği “Yanındayım.” gibi sözde bir “Yanındayım.” değil bu. Ben senin gerçekten yanındayım. Yaralarını sarmak için elimden geleni de yaparım. Çünkü herkes gider, ben seninle kalırım. Başkaları için hiçbir anlam ifade etmiyor olabilirsin. Kimse seni sevmiyor da olabilir. Ama üzülme, seni ben seviyorum. Benim için önemlisin. Hem de çok önemlisin. İyi ki de varsın. Kimse senden değerli değil ve bu hayatta senden bir tane daha yok. Unutmamalısın.
Kimse yoksa ben yanındayım.
Kimse seni sevmiyorsa, ben seviyorum. Kimse için bir anlam taşımıyorsan da, benim için anlamlısın.
Kendini üzme, senin değerini bilmeyenler utansın.
Senden gidenler de gittikleri yerde senin gibi inşam bulamasın.
Tekrar söylüyorum; iyi ki varsın.
Bir tarafı eksik büyüyen bir insana,
kimsenin ne gidişi koyar, ne sevmeyişi…
Büyük kaybetmiştir çünkü. Korkmaz kaybetmekten kimseyi.
Yaşım yirmi beş. Bu yaşıma kadar bir tarafı hep eksik, baba sevgisi görmeden büyüdüm.. Arkadaşlarım, çevremdeki insanlar ve zaman zaman ailemdeki insanlar tarafından da epey bir dışlandım.
Öyle her istediği olan, her istediği oyuncak alman çocuklardan olmadım. Daha doğrusu çocukluğumu hiç yaşayamadım. Ne zaman bir çocuk görsem, yaşayamadığım ve içimde ukde kalan çocukluğum gelir aklıma. Bu yüzden çocuklar hep bir başka gelir bana. En ufak bir sıkıntıda sığınabileceğim bir limanım olmadı hiçbir zaman. Hep kendime sığındım. Bütün yaralarımı kendim sardım. Babasızlığı hep içime bastırdım. Bir süre sonra bu durum canımı acıtmamaya başladı, ben de alıştım.
Kimseden maddi bir beklenti içine de girmedim. Bana gelen bir telefon ve sorulan hâl hatır fazlasıyla yeterdi. Bu benim için en büyük servetti. Ama kimse bunu bilemedi. Bir yerden sonra ben bu acıya da alıştım. Belki beni güçlü kılan şey de buydu. Babasız büyüyen bir insana hiçbir şeyin, hiç kimsenin yokluğu koymaz. Hiçbir gidişle, hiçbir sevmeyişle korkutamazsınız o insanı. Hayattaki en büyük acıya alışmıştır çünkü o. En büyük sevgisizliğe alışmıştır. Hangi acı yıkabilir ki onu? Bana göre hiçbir güç babasız büyüyen bir insanın gücünden üstün değildir bu hayatta. Babam bizi terk ettiğinde kız kardeşime ve bana annem sahip çıktı. Bu yüzden de annem çok baskı gördü. “Bu çocukların babasından adam olmamış, bunlardan mı adam olacak?” düşüncesi sarmıştı bütün aileyi. Özellikle anneannem ve dedem bizi yuvaya vermesi konusunda anneme çok baskı yapmış, aksi takdirde bizi evden kovacaklarını söylemişlerdi. Bir anne çocuklarının yuvaya verilmesindense sokakta kalmayı tercih ederdi. Ve evden kovulmuştuk. Bildiğiniz sokakta kaldık. Bu baskıya ve onca zorluğa göğüs gerip yemeyip yediren, içmeyip içiren bir annenin mücadelesi getirdi beni karşınıza. İşte bu acılara rağmen bir an olsun pes etmeyip, yoldan çıkmayıp o kadar zorluğun içinden sıyrılıp geldim karşınıza.
Hani bana hep soruyorsunuz ya, bunca şeye rağmen “Nasıl güçlü kalabiliyorsun? Nasıl gülebiliyorsun?” diye. İşte tam olarak size bu anlattıklarımı yaşamam sayesinde. Acılarım sayesinde.
İnsanın acısı ne kadar derin olursa, bir insan o kadar güçlenir ve o kadar güzel güler. “Güzel gülen insanlar var, içleri paramparça. ..” diye bir söz okumuştum. Epeyce haklıydı…
Babasız büyüyen insanlar hiç şüphesiz, bu dünyanın en güçlü insanlarıdır.
Miraç Çağrı Aktaş
Farklı sandığın ve güvendiğin insanların hiç kimseden bir farkı olmadığını, güvendiğine güveneceğine pişman edildiğini biliyorum. Kırgınlığını ifade edecek bir cümle dahi bulamadığın günlerin olduğunu da biliyorum. Merak etme ne hissettiğini, ne düşündüğünü çok iyi anlayabiliyorum. Şunu bilmelisin, ben yanındayım. Bunu bilmeni istiyorum. Öyle diğerlerinin sana başta söylediği “Yanındayım.” gibi sözde bir “Yanındayım.” değil bu. Ben senin gerçekten yanındayım. Yaralarını sarmak için elimden geleni de yaparım. Çünkü herkes gider, ben seninle kalırım. Başkaları için hiçbir anlam ifade etmiyor olabilirsin. Kimse seni sevmiyor da olabilir. Ama üzülme, seni ben seviyorum. Benim için önemlisin. Hem de çok önemlisin. İyi ki de varsın. Kimse senden değerli değil ve bu hayatta senden bir tane daha yok. Unutmamalısın.
Kimse yoksa ben yanındayım.
Kimse seni sevmiyorsa, ben seviyorum. Kimse için bir anlam taşımıyorsan da, benim için anlamlısın.
Kendini üzme, senin değerini bilmeyenler utansın.
Senden gidenler de gittikleri yerde senin gibi inşam bulamasın.
Tekrar söylüyorum; iyi ki varsın.
Bir tarafı eksik büyüyen bir insana,
kimsenin ne gidişi koyar, ne sevmeyişi…
Büyük kaybetmiştir çünkü. Korkmaz kaybetmekten kimseyi.
Yaşım yirmi beş. Bu yaşıma kadar bir tarafı hep eksik, baba sevgisi görmeden büyüdüm.. Arkadaşlarım, çevremdeki insanlar ve zaman zaman ailemdeki insanlar tarafından da epey bir dışlandım.
Öyle her istediği olan, her istediği oyuncak alman çocuklardan olmadım. Daha doğrusu çocukluğumu hiç yaşayamadım. Ne zaman bir çocuk görsem, yaşayamadığım ve içimde ukde kalan çocukluğum gelir aklıma. Bu yüzden çocuklar hep bir başka gelir bana. En ufak bir sıkıntıda sığınabileceğim bir limanım olmadı hiçbir zaman. Hep kendime sığındım. Bütün yaralarımı kendim sardım. Babasızlığı hep içime bastırdım. Bir süre sonra bu durum canımı acıtmamaya başladı, ben de alıştım.
Kimseden maddi bir beklenti içine de girmedim. Bana gelen bir telefon ve sorulan hâl hatır fazlasıyla yeterdi. Bu benim için en büyük servetti. Ama kimse bunu bilemedi. Bir yerden sonra ben bu acıya da alıştım. Belki beni güçlü kılan şey de buydu. Babasız büyüyen bir insana hiçbir şeyin, hiç kimsenin yokluğu koymaz. Hiçbir gidişle, hiçbir sevmeyişle korkutamazsınız o insanı. Hayattaki en büyük acıya alışmıştır çünkü o. En büyük sevgisizliğe alışmıştır. Hangi acı yıkabilir ki onu? Bana göre hiçbir güç babasız büyüyen bir insanın gücünden üstün değildir bu hayatta. Babam bizi terk ettiğinde kız kardeşime ve bana annem sahip çıktı. Bu yüzden de annem çok baskı gördü. “Bu çocukların babasından adam olmamış, bunlardan mı adam olacak?” düşüncesi sarmıştı bütün aileyi. Özellikle anneannem ve dedem bizi yuvaya vermesi konusunda anneme çok baskı yapmış, aksi takdirde bizi evden kovacaklarını söylemişlerdi. Bir anne çocuklarının yuvaya verilmesindense sokakta kalmayı tercih ederdi. Ve evden kovulmuştuk. Bildiğiniz sokakta kaldık. Bu baskıya ve onca zorluğa göğüs gerip yemeyip yediren, içmeyip içiren bir annenin mücadelesi getirdi beni karşınıza. İşte bu acılara rağmen bir an olsun pes etmeyip, yoldan çıkmayıp o kadar zorluğun içinden sıyrılıp geldim karşınıza.
Hani bana hep soruyorsunuz ya, bunca şeye rağmen “Nasıl güçlü kalabiliyorsun? Nasıl gülebiliyorsun?” diye. İşte tam olarak size bu anlattıklarımı yaşamam sayesinde. Acılarım sayesinde.
İnsanın acısı ne kadar derin olursa, bir insan o kadar güçlenir ve o kadar güzel güler. “Güzel gülen insanlar var, içleri paramparça. ..” diye bir söz okumuştum. Epeyce haklıydı…
Babasız büyüyen insanlar hiç şüphesiz, bu dünyanın en güçlü insanlarıdır.
Miraç Çağrı Aktaş
1комментарий
Чтобы оставить комментарий, необходимо на сайте.